Sayın Başbakan’a Açık Mektup 21 Aralık 2012
Engelli biri olarak ayakta kalmak için diğerlerinden iki kat enerji harcamaya, toplumda bir yük gibi algılanmamak için güçlüklerimi hiç yansıtmamaya çalışan biri olarak ,obur bir hevesle sürdürülen aşağılamalara, hükümetin ve özellikle maliye bakanlığının büyük küresel mücadelelerle edinilmiş ve ülkemizde de (yetersiz bile olsa) yasalarla tanımlanmış engelli haklarının, kurnaz yönetmeliklerle geri almasına bile alıştım.
Hatta defalarca makamınıza başvurmuş olmama rağmen, meclisin erkeklerle aynı tuvaleti kullanmaya devam eden tek engelli kadın milletvekili unvanını taşımaya bile teslim oldum. Utanca dair temel ilkelerimizin hayli farklı olduğunu bilenlerdenim.Ancak bazı değiştirilemez utanç sahaları vardır ki, bunlar sizlerin ve bizlerin başını ortak olarak yere eğecek kadar hicap yüklüdür.
En utanç vereni ile, engellilere karşı yazısız bir yasa kadar köklü yerleşmiş olan önyargı ve nefretin resmi olanıyla bir tweet üstünden karşılaştım;
Malatya AKP Gençlik Kolları MYK üyesi Melik Birgin bana şu tweeti gönderdi: “Allah bir bacağını almış, hala küfürden uyanmazsın, nedir bu inatçılık!”
Hayatımda hiç görmediğim birinin, küfür uykusuna devam ettiğimi söyleyebilecek cüreti bulabilmesi, muhtemelen bunu söylemiş olmasından kazandığı sosyal itibardır. Kendisine ancak bu sosyal destek;hayali ilahi günahları bedensel cezayla tehdit edebilmenin kibrini verebilir. Bu arada şükür ki, bu düşkün itibarı paylaşmıyoruz.
Midemi bulandıran, sözlerden tüten ağır nefret kokusu değil. Beni ürküten nefretle yaşayanların, kendi yaptıklarının doğru olduklarına inanmaları.. Onaylamasam da bunu bile anlayabilirim. Bizim gibi, çatışmaları ideolojilerden yürüyen toplumlarda yerleşik nefret algısının birbirini kabule dönüşmesi uzun çağlar alabilir. Ancak burada sorun; tweeti gönderen ayrımcı fanatiğin partiniz yöneticilerinden biri olması. Ve nefretini yüz binlerce kişi okumasına rağmen resmi görevine devam edebiliyor olması…
İktidarınızda bütün sisteminizi rövanş üstüne kurdunuz. Vaktiyle kin çetelesi tuttuklarınızın yanında, hak ve adalet savunucusu olarak duranların hiç telaffuz edilmiyor olması, bende ahlak yozlaşması ve güç tapınmasını dönüştürmeye değil, makamların el değiştirmesiyle ilgili olduğunuz zannı uyandırıyor.
İslam’a karşı nefret suçu için BM ye başvuracağınızı açıklamalarınızdan öğrendim. Ancak partinizin yerel bir üyesinin küstah tweetine karşı bir uygulama yapmazsanız, insanlığa karşı işlenmiş suçlardaki en güçsüz ve en sessiz çoğunluğa karşı ahlaki borcunuzu yerine getirmeyip, sadece sempati bağlarınız olan nefret suçu mağdurlarına karşı hassasiyet gösterdiğinizi düşüneceğim.
Sizden ricam şahsımda kimlik olarak temsil edilen ülkemin bütün engellileri adına AKP Malatya Gençlik Kolları MYK üyesi ayrımcı fanatiği görevinden, tam da bu nedenle almanız… Belki bunu yaparsanız nefret suçlarına karşı tavizsiz bir samimiyet başlangıcını seçmeninize gösterebilir ve bundan sonra partinizde bu tür yaklaşımlarda bulunanlara karşı insanlığın ortak değerleri konusundaki yaklaşımınızı sunmuş olursunuz.
Bunu sizden milletvekili olarak değil: hayatı boyunca baş örtülü kızların eğitim hakkını, inanç özgürlüğü hakkını, şahsınızın siyaset yapma hakkını, 28 Şubat döneminin bütün haksızlıklarına şimdi değil, tam o sırada çevrenizde bugünkü dalkavuklarınız yokken açıkça ve bütün riskleri ile karşı çıkmış insan hakları savuncusu bir seküler olarak istiyorum.
Vaktiyle siyasi hayatınıza karşı yürütülen kampanyada sizden ikbal ve imtiyaz beklemeden, ikbal ve imtiyaz ihtimallerini ( ne yazık ki ülkemizde pek alışkın olunmayan biçimde) reddeden biri olarak istiyorum.
Bunun bana değil, insanlığa ödenmesi gereken bir borç olduğunu düşünüyorum.