BM’deki Engelli Hakları Sekretaryası’nın direktörlüğünü bırakıp geldiği Türkiye’de ilk mitingine katılan CHP İstanbul milletvekili adayı Şafak Pavey, “Engelli olduğum için yalnızca engellilerle uğraşmam gerektiğini düşünmüyorum. Asıl bir başkasının hakkını koruduğumda demokrat olurum” diyor.
Henüz 30’larında. Birleşmiş Milletler’de (BM) üst düzey yönetici. Dünyanın en önemli okullarından diplomaları, kariyerinde sayısız başarı var. Ortadoğu ülkelerini avucunun içi gibi bilen bir diplomat, BM nezdinde önemli projelerin sorumlusu. Bir de dünya güzeli. Ama ne yazık ki onu anlatan cümleler hep 15 yıl önce İsviçre’de geçirdiği ve sol koluyla sol bacağını alıp götüren tren kazasıyla başlıyor.
Şafak Pavey, şimdi CHP İstanbul milletvekili adayı. 1. Bölgeden 5. Sırada aday, yani Meclis’e girememesi neredeyse imkânsız. BM’deki Engelli Hakları Sekretaryası’nın direktörlüğünü bırakıp döndü Türkiye’ye. Önceki gün uçağı Yeşilköy’e indiğinde, Şafak Pavey’in de ‘yeni hayatı’ başlamış oldu. Evine bile uğramadan, Kartal’da şarkılı türkülü ilk mitingine katıldı. Bu milletvekilliği Şafak Pavey’in hayatında nasıl bir yer edinecek bilemeyiz, ama Pavey’in TBMM’nin en büyük şanslarından biri olacağı kesin.
Türkiye yaralarımı sardı.
Size bu kadar önemli bir görevi bırakıp Türkiye’ye dönme kararını aldıran neydi?
Tırnaklarımla ulaştığım ve çok mutlu olduğum görevimden ayrılmam kolay olmadı. Ama Türkiye söz konusu olduğunda akan sular durdu. Türkiye zamanında yaşadığım sıkıntılarda beni çok sarıp sarmaladı. Ben de 15 yıllık dünya tecrübemi Türkiye’ye yatırmalıyım diye düşünüyorum. Türkiye benim yaralarımı sardı, ben de şimdi elimden geldiğince Türkiye’mizin yaralarını sarmaya çalışacağım.
Siyasete girmek aklınızda var mıydı?
Hayır. Çok sürpriz oldu, hiç aklımda olan bir dönüş değildi bu. Bir süre Türkiye’ye dönüp neler yapabilirim diye düşünüyordum. Zaten birtakım projelerle çok ilgilendim, bir ayağım buradaydı. Ama bu dönüş başka bir dönüş oldu.
CHP’den teklif nasıl geldi?
9 Nisan akşamı Gürsel Tekin aradı beni. Aslında annem o sabah Habertürk muhabirinden öğrenmiş. Düşünmeden kabul ettim diyebilirim o telefon konuşmasının sonunda.
BM’de nasıl karşılandı milletvekili adaylığınız?
Özel bir izinle ayrıldım. İş arkadaşlarım çok hayırlı olduğunu düşünüyorlar, sonuçta mecliste insan haklarını temsil edecek birisi olacak. Ayrıca dünya Türkiye’nin bu seçimlerini çok yakından takip ediyor. Genel başkanımızı, muhalefetin değişimini de merak ediyorlar. Gürsel Tekin’i çok merak edenler var. Diplomatlar bana gözlerinin bizde olduğunu söylediler.
Gürsel Tekin’i neden merak ediyorlar? CHP’deki değişimde onun etkisi olduğunu mu düşünüyorlar?
Bunu o kadar detaylı olarak konuşmadık, ama onu dikkatle izlediklerini söylüyorlar. Zaten diplomatik dilde bunlar çok detaylı söylenmez.
Size daha önce başka partilerden adaylık teklifi geldi mi?
Gelmedi. Daha önce bazı milletvekilleri, bakanlar projelerde birlikte çalışmamızı istedi. Siyasi bakımdan bugüne kadar kimseye yakın durmadım. Şu andaki kabineyi çok yakından tanıyoruz, başka yöne doğru değişimlerini gördükçe Türkiye’de olanları üzüntüyle takip ettim. Dolayısıyla pozitif bir değişim rüzgârının içinde olan CHP’yi kendime daha yakın görüyorum.
Meclis’te engellilerin temsilcisi olarak görülmeniz sizin için çok dar bir çerçeve. Bu konuda ne yapacaksınız?
Engelli olduğum için yalnızca engellilerle uğraşmam gerektiğini düşünmüyorum. O benim hakkım, tabii ki engelli meselelerine sahip çıkacağım. Ama asıl bir başkasının hakkını koruduğumda demokrat olurum. Kendiniz gibi olmayan birine hak verdiğinizde demokrasi oluşur.
‘Türkiye basın özgürlüğünde içler acısı bir halde’
Size göre 12 Haziran öncesi CHP’nin artıları ve eksileri neler?
CHP bir değişimin içinde. İnsanların ayrı ayrı polarize edildiği bir Türkiye yerine ortak bir çözüm bulmaya çok niyetli bir CHP bu. Sosyal politikaları inanılmaz başarılı; insan haklarına göre düzenlenmiş, eşitlik ilkesini çok iyi yansıtan projeler. Herhalde Türkiye’nin kendi çaresizlikleri CHP’nin de negatif yönleridir. Her partinin olduğu gibi.
Mecliste sizin önceliğiniz ne olacak?
Anayasa beni çok ilgilendiriyor. Bunun bir dünya projesi olduğunu düşünüyorum. Bir ülke izole bir şekilde yazmıyor anayasasını. Anayasasıyla meşhur dünya ülkeleri var, mesela Güney Afrika. Neden örnek almayalım? Tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yok. Herkesi içine alan, eşitlik ilkesinin belkemiği olduğu bir anayasa hayalim var. İkincisi, mesleğim olan uluslararası ilişkiler. Kuzey Afrika ve Ortadoğu, avucumun içi gibi bildiğim yerler. Gelişmeleri çok yakından takip ediyorum ve Türkiye’nin burada konumlanmasının daha iyi yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye’nin bu bölgelerdeki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İçimde kırık bir hüzünle izledim olanları. Kısa süre önce Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü Cenevre’de yüksek komiserimizle kutladık. Sosyal medyayı ve basın özgürlüğünü tartıştık. Bir toplumun vicdanını basın özgürlüğü temsil eder. İfade özgürlüğünü bastırdıkça Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da bile insanlar cevabını veriyor. Bundan sonrası çok zorlu, etraflarında model ülke görmeleri gerekiyor. Acaba biz sosyal medyamızı yasakladığımız, basınımızı susturduğumuz, özgürlüklerde geri adım atılan bir ülke olarak onlara model olacak yerde miyiz? Bu koşullarda Türkiye nasıl Ortadoğu’nun modeliyim diye öne çıkabilir?
Türkiye’deki basın özgürlüğü meselesi, dünyada nasıl görülüyor?
Çok içler acısı durumda Türkiye. Maalesef Çin ile, İran ile yarışacak duruma geldi. İran’da daha Ocak ayında, 2009’daki cumhurbaşkanlığı seçiminde eylem haklarını kullandıkları için 66 kişi idam edildi. Böyle bir noktaya mı varmak istiyoruz? Seçim bizim.
BM ciddiyetinden türkülü mitinglere
Önceki akşam uçaktan iner inmez Kartal’a, ilk mitinginize gittiniz. Nasıl geçti?
Çok heyecanlıydı, seçmenimizle ilk defa selamlaştım. Mitingler sayesinde türküler, şarkılar girdi hayatıma tekrar. “Karlı Kayın Ormanı”ndan tut, “Hoşgelişler Ola”ya kadar hepsini söyledim. Kahvelerde çayımı içip şarkı söylemeye bayılıyorum.
BM’deki bir görevden sonra böyle bir ortam, yadırgamadınız mı?
Hiç. Önceki gün böyle bir tekliften sonra Kemal Kılıçdaroğlu ile ilk defa bir araya gelmiş oldum. Şarkılar, türküler, konuşmalardan sonra İstanbul’dan bütün aday arkadaşlarla birlikte sahneye davet edildik. Hep beraber ellerimizi kaldırmaya çalıştığımızda, Kılıçdaroğlu benim sol tarafımda duruyordu. Protez elimi tuttu ve hemen “Elini kaldırabilir miyiz?” diye sordu. Ben de “Size sağ elimi vereyim” dedim, hemen yer değiştirdi. Bu protezleri takanlar şunu yaşar, korkar insanlar. O sıcaklığı gösterecek kadar size yanaşamazlar; uzaktan bakarlar, elinizi tutmazlar. Genel Başkanımız o kadar inceydi ki, tuttu protez kolumu. Onu da yanlış anlamışlar, “Şafak Pavey uyardı” diye yazıldı. Hiç öyle bir şey yok. Genel Başkan protez elimi tutunca, “Tamam, doğru yerdeyim” dedim.